4 Ağustos 2018 Cumartesi

Beş Adımda Altı Nokta


     Dört yaşındaydı Louis, babasının saraçhanesinde görme yetisini yitirdiğinde. 4 Ocak 1809 tarihinde gözlerini dünyaya açan bu küçük çocuğun dünyasıyla birlikte geleceği de kararmıştı, ondan ne bir eğitim alabilmesi umuluyordu ne de bir iş tutabilmesi... Dilencilikle geçinecekti o günden sonra. En azından beklenti o yöndeydi; fakat başladığımız yer varacağımız yeri belirlemez. Tarih boyunca buna kanıt teşkil eden binlerce insandan yalnızca birisiydi Louis.

   Paris'te bulunan Genç Körler Enstitüsü'den (Institution Royale des Jeunes Aveugles) burs kazandığında yedi yaşındaydı. İşte bu, ilk şart değilse dahi ilk aşamadır. Kişi, başladığı yer ile vardığı yer arasında fark yaratmak için kurulu nizamın yaratacağı fırsatlara ihtiyaç duyar. Öyle ki; pek çoğumuzun ilk yılgınlığı da, ilk bahanesi de buralarda başlar. Tabii kağıt üzerine böyle döküldüğü zaman aklınızdan "Fransa işte be! Avrupa! Medeniyet!" gibi şeyler geçiyor olabilir. Geçiyor mu? Geçmesin. Kendisi orada öğün olarak kuru ekmek ve suya talim ediyordu, kimi öğrenciler istismar ediliyor ve odalarının kapıları üstlerine kitleniyordu. Burada, ikinci aşama devreye giriyor. Hayat daima zorluklarla doluydu ve bundan sonra da öyle olacak. Bunlarla kendinde yüzleşebileceğin gücü ve cesareti bulduğun belli aralıklarla, teker teker karşılabileceğin gibi hepsi bir anda üstüne de çullanabilir zamansızca. Her ikisine de hazır olmak zorundasın. Kolay değil, fakat kimsenin bu yönde bir vaadi de olmadı sana.

       Institution Royale des Jeunes Aveugles 1821 yılında Charles Barbier isimli bir subay tarafından ziyaret edilmişti ve Louis de oradaydı, onunla aynı çatı altında bulunup aynı nefesi teneffüs etti. Bu üçüncü aşamadır. Hayat, karşımıza dur durak bilmeksizin ilham kaynakları çıkartır. Bunlar, kavrayışımızca iyi, kötü veya alakasız olarak niteleyebileceğimiz olaylardır en temel tasnif yöntemiyle yaklaşırsak. Genel eğilimimiz, iyilerden istifade etmek; kötülerden yakınmak veya mümkünse kaçınmak; ve alakasızlarla alakadar olmamak yönündedir. Oysa bağlantıyı kurabilecek parlak zihinler için hemen her olayda hikmetler gizlidir. Bu neviden bir gözü açıklık varacağınız yeri belirlemede kritik bir rol oynar. Bu genç subayın Napolyon'un isteği doğrultusunda  askerlerin gece karanlığın ışık olmaksızın haberleşmesini sağlayabilmesi adına geliştirdiği sistem, ordu ve askerlerin kullanımı için oldukça karışıktı ve bu nedenle kabul görmemişti. Fakat Louis bu yöntem üzerinde çalışarak bir kağıt üzerine iğne yardımı ile yazılabilen, alfabedeki harflerin, sayıların, bağlaçların ve noktalama işaretlerinin de iletilebileceği ünlü 6 noktalı sistemi geliştirdi. Böylelikle, eğitim gören körler artık parmaklarının altından geçen harfleri kolaylıkla hissedebilir, okumanın yanı sıra yazma yetilerini de yeniden kazanabilir hale geldiler. Ancak, bu dahi yeterli olmadı. Louis, kendisi gibi olan arkadaşlarının bu yeniliği çok beğenmesi ve hızla benimsemesine rağmen öğretmenlerden yükselen itirazları bir türlü geçemedi. Onlar, gözleri açık kişiler olarak yazının çok karmaşık olduğunu ve körleri diğerlerinden ayıran bu tip bir sistemin kullanılamayacağını ileri sürdüler. Fransa'da, 1852'de 43 yaşındayken Louis gözlerini hayata yumduktan iki sonra kabul gördü bu alfabe. Amerika Birleşik Devletleri'nde 1860'da, İngiltere'de ise 1868'de kabul edildi ilgili komitelerce. İşte bu da aşama dörttür. Şayet amansız/toleranssız/uzlaşımsız/engellenemez olmayı seçmemişseniz; dünyayı değiştirecek dokunuşlarınız dahi olsa vardığınız yere ulaştığınızda hayatta olmama riski daima saklıdır. 

    1868 yılında İngiltere'de körlerden oluşan bir grup erkek kendilerini Braille alfabesine adamamış olsaydı, Braille alfabesi tüm kabul görülmelere rağmen bugün bu denli yaygınlaşmayabilirdi. Bunda, İngiltere'nin dönemin sömürgecibaşı olması ve buna mukabil kültürel ve teknolojik gelişmelerin de beşiği payesini alması elbette önemli bir rol oynamıştır fakat mevzu, en azından bizim kadrajımıza giren kısmı, bu değil. Bugün, o yıllarda bu arkadaş grubunun kurduğu Kraliyet Ulusal Körler İçin Kabartma Literatürünü Geliştirme İngiliz ve Yabancı Derneği'nin (British and Foreign Blind Association for Improving the Embossed Literature of Blind / Bugün Royal National Institute for the Blind olarak anılıyorlar) günümüzde körler için kitap basımı yapan en büyük kurumdur. Bu da aşama beştir. Varacağımız yeri tek başımıza belirleyemeyiz. İnsan bir yırtıcıdır, ve bir noktaya kadar sürüden ayrı bir noktadan sonra sürüye tabi yaşamak durumundadır. Sürünün ilgisini celbetmek, yönetmek, yönlendirmek, karnını doyurmak, sığınacağı yer bulmak gibi pek çok değişken faydalanılmak için orada öylece durmaktadır. Dördüncü aşamadaki duruş beşinci aşamada alacağımız reaksiyonu da belirler çoğu zaman.

     Yolculuklarınızı başladığınız yerden fersah fersah uzaklarda fakat yine de ev sıcaklığında bir yerlerde tamamlamanız umuduyla. Uzlaşı yok! Anı kollamak var. Yılgınlık yok! Şöyle bir soluklanmak var. Yorulmak yok! Daha kuvvetli dönebilmek için bazen geri çekilmek var. Bu gibi şeyler... Siz benden daha iyi bilirsiniz.