27 Haziran 2014 Cuma

Bir Bukowski uyarlaması: Kötü Trip


   Bir LSD tripi hiçbir kuralın kapsamadığı şeyler gösterir insana. Test kitaplarında olmayan, belediye encümenine şikayet edemeyeceğiniz şeyler. Esrar mevcut dünyayı daha katlanılabilir kılar sadece; LSD ise kendi içinde bir toplumdur zaten. Toplumla uyum içindeyseniz LSDyi "sanrı verici madde" olarak sınıflandırırsınız muhtemelen, ki meseleyi rafa kaldırıp kurtulmanın kolay bir yoludur ama sanrının tanımı hangi kutuptan hareket ettiğinize bağlı olarak değişir. Yaşanan her şey yaşandığı anda gerçektir -bu bir film, bir düş, cinsel ilişki, cinayet, öldürülmek ya da dondurma yemek olabilir ama daha sonra üstüne yalanlar bindirilir; olan, olmuştur. Sanrı bir sözlük sözcüğü, toplumsal koltuk değneğidir. Ölmekte olan bir insan için ölüm çok gerçektir ama diğerleri için talihsizlik ya da bir an önce kurtulunması gereken bir durumdur. Dünya BÜTÜN parçaların bütüne uyduğunu idrak ettiği zaman bir şansımız olabilir. İnsanın gördüğü her şey gerçektir. Bir dış güç tarafından getirilmemiştir oraya, o doğmadan önce de oradadır. Onu şimdi gördüğü için; toplumun eğitimsel ve ruhani güçleri ona keşfetmenin asla bitmediğini söyleyecek kadar bilge olmadığı için; bize kendi a, b,c'lerimizle küçük bok kutularımıza hapsolmamız gerektiğini telkin etmeleri sonucunda aklını kaçırdığı için bireyi suçlamayın. LSD değildir kötü tribinizin nedeni -annenizdir, başbakanınızdır, komşunun küçük kızıdır, elleri kirli dondurmacıdır. Zorla gördüğünüz cebir ya da İngilizce dersidir, 2003 yılında kokladığınız iğrenç heladır, size uzun burunların çirkin olduğu öğretilmişken gördüğünüz çok uzun burunlu bir adamdır, müshildir, Türk İntikam Tugayı'dır, Süleyman Demirel'in yüzüdür, bir fabrikada on yıl çalıştıktan sonra beş dakika geç kaldığın için kovulmaktır, sana altıncı sınıfta tarih öğreten o yaşlı bok çuvalıdır, köpeğinin arabanın altında kalması ve kimsenin sana yolu doğru dürüst tarif edememesidir, otuz sayfa uzunluğunda ve üç kilometre yüksekliğinde bir listedir bu.

    Kötü trip mi? Bu ülkenin tamamı, bu dünyanın tamamı kötü tripte dostlar ama bir tablet yuttuğu için tutuklarlar adamı.

    Ben hala rakı takılıyorum, çünkü ... yaşındayım ve bana sapladıkları kancaların haddi hesabı yok. Bütün ağlardan kaçmayı başardığımı sanacak kadar budala da değilim. Jeffers üç aşağı beş yukarı, "Tuzaklara dikkat, dostlar, sayıca çokturlar, rivayete göre tanrı bile dünyaya indiğinde o tuzaklardan birine yakalanmış." dediğinde çok iyi söylemiş bence. Artık onun tanrı olduğundan çok da emin değiliz elbette; her kimdiyse, şapkasından çok tavşan çıkardı ama çok da fazla konuştu. Herkes çok fazla konuşabilir. Mahmut bile. Ben bile.

    Soğuk bir cumartesi günü, güneş batmak üzere. Ne yapılır bir gece ile? Melis olsaydım saçımı tarardım ama Melis değilim. Bir National Geographic var önümde, sayfaları gerçekten bir şeyler oluyormuşçasına parlıyor. Olmuyor, tabii ki. Binanın bütün sakinleri sarhoş. Sonu bekleyen bir sarhoşlar kovanı. Kadınlar geçiyor penceremin önünden. "S.ktir!" gibi müşfik bir sözcük çıkıyor, hayır tıslıyor ağzımdan, sonra da kağıdı daktilodan çıkarıyorum. Artık sizin.

Not: İşbu yazı; Charles BUKOWSKİ'nin "Sıradan Delilik Öyküleri" isimli kitabındaki "Kötü Trip" isimli bölümden alıntıdır. Uyarlama ile kast edilen ise hikayede zikredilen isimlerin daha bize ait olanlar ile değiştirilmiş olmasıdır. Bunun dışında hiçbir eklenti veya çıkartma yapılmamıştır.


*Delirmekten çekinmediğiniz, bu bok çukurunun deliliğin ta kendisi olduğunun farkına vardığınız günleri görme(niz-miz) dileği ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder